Geçmişten Günümüze Kentler ve Permakültür

İnsan sürekli yaşamı için, toplumda yaşamaya gereksinim duymuştur. Toplumsal yaşam insanlar için kolaylıklar sağlayarak, aynı zamanda zorlaştıran yanları da içermektedir. Bu toplumsal yaşam isteği, ilk yerleşim alanların ortaya çıkışına neden olmuştur. Eski çağların ilkel köylerinin ortaya çıkışlarının önemli nedeni barınma, korunma ve toplumlaşmadır.
Büyüme sürecinin devamında bu yerleşimlerde ulaşım ağları, toplanma amaçlı ilk merkezi meydanlar, surlar ve savunma duvarları da biçimlenmeye başladı.
Surlar dışında yer alan alanların işlevi öncelikle tarımsal alanlar olarak hem kuşatma amaçlı ve hem de yaşayanların beslenme ihtiyaçlarını da içermekteydi.
Kentlerin büyüme sürecinde, ikinci gelişmeler bu merkezi
çekirdeğin etrafında yapılmaktadır. Aslında tüm kentlerin temeli bir kompakt kent modeli olarak kabul edilmektedir. Bu kentlerde yaya ağına bağlı olan sıkı ve sürekli bir kent dokusu gözükmektedir.

Tarihsel Süreçte Kentler
Sanayi Devrim’i ile başlayan değişiklikler kentlerde büyük bir değişimlere neden oldular. Yeni silahlar, surlar ve savunma duvarlarını anlamsız duruma çevirerek, kentin büyümesini surlar dışına taşıdı.
18. yüzyılın Sanayi Devrimi ile birlikte kentler, hızlı bir büyüme süreci ile karşı karşıya gelmişlerdir. Kentlerde ortaya çıkan bu fiziksel büyüme ve nüfus artışı,
21. yüzyılda da devam etmektedir. Kentlerin hızlı büyümesi ile beraber motorlu araçların artması, kentlerde nüfus yoğunluğu, doğal kaynakların kirlenmesi, büyük kentlerde aşırı gürültü, çevresel kalitenin bozulması, yaşam kalitesinin düşmesi ve sosyal ayrışmalara neden olmaktadır.
1900’li yıllarda, dünyanın %14 nüfusu kentlerde yaşıyordu. Günümüzde ise Dünya nüfusunun yarısı kentlerde yaşıyorlar.

Ziraat Müh. Sinan DEĞİRMENCİ